• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/inanis61
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905323617490
  • https://www.twitter.com/@inanis61
  • https://www.instagram.com/inanis61
FIRSAT ÜRÜNÜ
BROTHER HL-L3270CDW Renkli LED Lazer Yazıcı
KAMPANYA
technopc AL in ONE
AYIN ÜRÜNÜ
ASUS Notbook
Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Saat
BORA TEKNOLOJİ

BORA TEKNOLOJİ

Anasayfa

Eğer herkes kendi memleketinde yaşasaydı Türkiye bugünkü nüfus yapısından farklı bir yapıya sahip olacaktı. TÜİK’in Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre Türkiye’de herkesin kayıtlı olduğu nüfus kütüklerine göre aşağıdaki harita oluşturulmuştur. Bu haritada herkes hangi il kütüğüne kayıtlı ise o ilde gösterilmiştir.
Toplumda sessizleşen veya öteki biri olmak zorunda kalan bir insanın altında hep acılar yatar. Bu insanlar aslında hep çevresinden yardım bekleyen insanlardır. Çevrenizde sessiz bir insan varsa ona değer verin ve “Sen neden bu kadar sessiz bir insansın?” gibi empati yoksunu, sadece konuşmak için konuşulan, basit ve saçma cümleler kurup onun yarasını daha fazla deşmeyin. Onu ortama dahil etmeye çalışın. Sessizlik hastalıktır, çünkü oda bir insan... İnsanları birbirinden ayırmak yerine insana saygıyı göz önünde bulundurarak bir arada yaşayabilme konusunda çözümler üretmeli. Başkalarıyla birlik beraberliği koruyabilmek için adımlar atmalıyız. Sadece benim ve benim gibi düşünenlerin yaşam hakkı vardır diye düşünmek insanlık değil bencilliktir. Bencillik ise egonun göstergesidir, ego ise sırf kendini düşünür.
Bu gün 26 Ağustos. Bundan 948 yıl önce büyük Türk hükümdarı Alparslan’ın komutasındaki Selçuklu ordusunun, Romen Diyojen komutasındaki Doğu Roma ordusuna karşı Malazgirt’te kazandığı zaferin yıl dönümü. Malazgirt Zaferi Türklerin Anadolu’ya bir daha çıkmamak üzere yerleşmesinin başlangıcını simgeler. Birçok tarih kitabımızda Alparslan’ın 1071’de yendiği ordunun Bizans ordusu olduğu ifade edilmektedir. Bu bilgi tarihsel açıdan problemlidir. Çünkü kendisini Bizans İmparatorluğu olarak isimlendiren bir devlet yoktur. ‘Bizans İmparatorluğu’ tabiri ilk kez -İstanbul’un fethinden 104 yıl sonra- 1557’de Cermen tarihçi Hieronymus Wolf tarafından söylenmiştir. 1648’de basılan Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae ve 1680’da basılan Historia Byzantina adlı eserlerde de, Doğu Roma için Bizans tabirinin kullanıldığı görülmüştür. Batı ülkelerindeki tarih kitaplarında bu tabirin yaygın olarak kullanılışı ise ancak 19. Yüzyılın ortalarından sonradır.
Fındıkta; üreticinin kurmuş olduğu fındık sahipleri Kooperatif Birliği’nin (FİSKOBİRLİK) devre dışı bırakıldığı günlerden günümüze dek sürekli; alım fiyatının belirlemesinde ve fındık politikalarının uygulanmasında sorunlar yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. İdare TMO ile yedinci kez devreye girerek alım yapmasıyla üreticinin bir nebze fiyat yönünden mağduriyetine dur demiştir. Yıllardır fındık üreticisi sıkıntılı ürün bazen daldan harmana gelmesine rağmen değerini bulamaması, yaptığı masrafa rağmen maliyetini karşılayamaması gibi sorunlar tartışıladursun uygulanan kararlar ile deneme yanılma metotlarıyla günü kurtarmaktadır. Alan bazlı desteklemeden vazgeçilip; ürün bazlı destekleme yapılarak gerçek üretici ve kalite desteklenmeli üretici bahçesine bakım yapması sağlanmalıdır. TMO alım desteğini yaparken üreticiye yapıcı destek vermeli ve sorun çıkartmamalıdır.
Bumerang, Avustralya’nın yerlisi olan Aborjinlerin kullandığı, ileriye doğru atılan ve bir cisme temas ettikten sonra atana geri dönen alettir. Bir başkasına zarar vermek için işlediğiniz bir fiilin, dönüp dolaşıp kendinize zarar vermesine de “bumerang etkisi” denir. Sosyal hayatta da, siyasette de, uluslararası ilişkilerde de sıklıkla rastlanan bir olgudur. Terör örgütlerini bir dönem, bir başka ülkeye karşı ya da hedeflerine ulaşmak için kullanan devletler eninde sonunda “bumerang etkisiyle” yüzleşirler. Terör örgütleri kullanıp, atılacak mendil gibi değildir. Kullananın eline yapışır. Ya onları kullanarak ulaştığınızı zannettiğiniz hedefin, yapısını ve doğasını değiştirirler. Böylece aslında amaçladığınıza ulaşmamış ve bambaşka bir gerçeklikle karşı karşıya olursunuz. Ya da, bir süre sonra “kullanılıp atılacaklarını” fark ederek, kendilerine verdiğiniz silahları ve her türlü desteği size ya da müttefiklerinize karşı kullanırlar.
Şu kelimeyi hayatımızdan bir atabilsek... Klişe ‘artık bazı şeyleri aşmamız gerekiyor’ gibi cümleler kurmak istemiyorum fakat durum çok vahim. İyiliğin prim yapmadığı ve asla yeterli olmadığı bir dönemden geçiyoruz. Bizleri birbirimize düşürmek isteyen insanlara fırsat vermemeliyiz. Hepimiz hoşgörümüzü, saygımızı, sevgimizi korumalı ve bunları kaybetmeden farklı fikirlerle de birlik olabileceğini tüm dünyaya göstermeliyiz. Sevdiğimiz insanların farklı düşünmelerine tahammül edemiyor olabiliriz ama eğer onun senin gibi düşünmek zorunda olmadığını kabullenirsen ve sevdiğin insanın fikirlerine saygıyla sabredersen o insan senin kardeşin olabilir.
Önce eleştirilmesine tartışılmasına sebep olacak türlü sorunlar, engeller çıksın; hiçbirini ortadan kaldırmadan sorunları halının altına süpür, değersizleştir sonra gereğini yapar kapatırsınız olur biter. Vazgeçin bu metod tan bu memleketimin kıymetlilerinin değersizleştirilmesinden. Son dönemde sıkça rastladığımız yöntem bu; varsın vatandaş sıkıntı çeksin kimin umurunda. Hastasını hangi hasta haneye getireceğini bilemeyen bir toplum oldu Trabzonlular.Bazı hastanelerde “hayati öneme” haiz malzemelerin dışında diğer ameliyat ve tedaviler için kullanılacak olan malzemelerin alımının ertelendiği, bazılarında da gerekli malzemelerin hasta yakınlarına satın aldırıldığı yönünde vatandaşların şikayetleri mevcut.
Pek çok şey gösteriyor ki S-400’lerin alınması büyük ölçüde AKP iktidarının Batı’ya, özellikle ABD’ye duyduğu öfkeden kaynaklanan siyasi bir karar. Türkiye 1990’lardan beri hava savunma sistemini güçlendirmeye çalışıyor. Ancak böyle bir sistemin öncelikle ülkenin tehdit değerlendirmesiyle uyumlu olması şart. İlaveten Ankara’nın baştan beri aradığı iki koşul daha var: Alınacak savunma sistemi mevcut NATO elektronik istihbarat ağına bağlanabilir olmalı ve teknoloji transferi sağlamalı. S-400’ler bu koşulların hiç birini karşılamıyor. Türkiye’nin kendi tehdit değerlendirmesinde Rusya’nın hep öncelikli yeri oldu. Türkiye’nin imzaladığı NATO kararlarına göre de Rusya öncelikli tehdit kaynağı.
Amerika'nın çok büyük ve ciddi bir sorunu var. Sorunun adı: 'SİLAH' Ancak bu sorunun ABD'nin dünya çapında yaptığı silah ticaretiyle bir ilgisi yok. Aktarmak ve irdelemek istediğim sorunu tek bir cümleyle özetlemek gerekirse, 'ABD içinde her isteyenin neredeyse her türlü silahı tedarik etmesi' diyebiliriz. Amerika'da ateş gücü yüksek silahlara sahip olabilmek, en basit örneğiyle, manavdan karpuz satın almak kadar kolay... E böylesine bir laçkalığın etkileşimi de oluyor elbet. Silah alım-satım ve kullanım rahatlığından yaratılan o vahşi canavar; sonunda toplumun ta kendisini ısırıyor.
İhracat artıyor. İyi. Çünkü TL'nin değeri dolar karşısında düştüğü için Türk mallarının rekabet gücü artıyor. İthalat düşüyor. Tüketim için ithal edilen yabancı mallarda düşüş olması iyi. Milli gelirimizi tüketim için yabancıya daha az aktarmış oluyoruz. Ancak... Sanayi üretiminde kullanılan ara mal ithalatı da düşüyor. İyi değil.Çünkü sanayi üretimi düşüyor. “Bizim oğlan, bizim kız bir türlü iş bulamadı” diyoruz ya... İşler eskisi gibi değil, aynı işi yarı fiyatına yapıyoruz diyoruz ya... Piyasada para yok diyoruz ya... Bakan çok, alan yok diyoruz ya... İcra dosyaları çığırından çıktı, herkes icralık diyoruz ya... İşletmeler toplu işçi çıkarıyor ya... Üretmediğimiz için....
... 17 ...
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi20
Bugün Toplam236
Toplam Ziyaret96022
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.556635.6991
Euro37.084937.2335
Hava Durumu
LC WAİKİKİ
BORA
TS